Karaman Masaj Salonu-Masör Esra Hanım

Karaman Masaj Salonu-Masör Esra Hanım

Karaman Masaj Salonu-Masör Esra Hanım Miranda bunun üzerine onu zor duruma düşürmemek için kendisinin gidip Olivia’ya bakmasının daha uygun olacağını düşündü ve “Gidip ona kendim soracağım, ” dedi. Hizmetçi hafifçe saygıyla eğildi. Miranda yanındaki masaya döndü bibloyu yerine doğru olarak koyduğundan kesin olmak için ona baktı – Leydi Rudland’ın tam da o şekilde sergilemek istediğini biliyordu — ve kapıya yöneldi.

Ve birden iri bir erkek bedenine çarptı. Turner. Daha sesini duymadan o olduğunu anladı. Winston da olabilirdi, yahut hizmetçilerden birisi, hatta – Tanrı korusun, ne kadar ayıp olurdu – Lord Rudland bile olabilirdi, ama değildi. Turner’dı. Onun kokusunu tanıyordu. Onun nefesinin sesini biliyordu. Onun yanında olduğunda havanın iyi mi olduğunu hissedebiliyordu. İşte o an, artık bunun ebedi aşk olduğunu anlamıştı. Bu aşktı, bu bir hanımın bir adama olan aşkıydı. Onu beyaz atlı prensi sanan minik kız gitmişti artık. O şimdi bir kadındı. Onun zayıflıklarını ve eksikliklerini biliyordu ama yine de onu seviyordu.

Karaman Masaj Salonu-Masör Esra Hanım

Karaman Masaj Salonu-Masör Esra Hanım Onu seviyordu ve ona şifa olmak istiyordu ve – ne istediğini bilmiyordu. Her şeyi istiyordu. Hepsini istiyordu. O- “Miranda?” Turner’ın elleri hâlâ onun kollarındaydı. Mavi gözlerinin içine bakmanın dayanılmaz bulunduğunu bile bile başını kaldırıp ona baktı. Orada neyi göremeyeceğini biliyordu. Ve göremedi de. Aşk yoktu, hiçbir izi yoktu ama tuhaf görünüyordu, farklı. Miranda, birden sıcak basmış olduğunı hissetti. “Özür dilerim, ” diye kekeledi ve geri çekildi. “Daha dikkatli olmalıyım.” Turner onu bırakmadı. Derhal değil. Ona bakıyordu, dudaklarına bakıyordu ve bir an Miranda içindeki o kutlu sevecenlikle kendini öpmek isteyebileceğini düşündü. Nefesi tutuldu, dudakları birbirinden ayrıldı ve – Ve sonra her şey bitti. Turner geri çekildi. “Özür dilerim, ” dedi. Sesinde neredeyse aslabir tonlama yoktu. “Ben de daha dikkatli olmalıyım.

“Olivia’ya bakmaya gidiyordum, ” dedi Miranda, bir an ne demesi gerektiğini bilemediği için. “Haber gönderip gelemeyeceğini bildirdi.” Turner’ın ifadesi değişince Miranda bir sorun olduğunu anladı. “Bırak onu, ” dedi Turner. “Düzelir.” “fakat – ” “Bu seferlik, ” dedi keskin bir ifadeyle, “Bırak Olivia kendi problemleriyle kendisi uğraşsın.” Turner’ın ses tonu karşısında Miranda’nın dudakları hayretle aralandı. Ancak Winston’ın oraya gelişiyle yanıt vermek zorunda kalmaktan kurtuldu.